SAĞLIK - 12 Kasım 2019 Salı 10:42

Uzmanlar 14 Kasım Dünya Diyabet Günü’nde diyabete dikkat çekti

A
A
A
Uzmanlar 14 Kasım Dünya Diyabet Günü’nde diyabete dikkat çekti

Uzmanlar tarafından çağın vebası olarak adlandırılan diyabet pek çok kişinin yaşamını olumsuz etkiliyor.

Uzmanlar tarafından çağın vebası olarak adlandırılan diyabet pek çok kişinin yaşamını olumsuz etkiliyor. Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Hande Özportakal, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü nedeniyle diyabette en çok merak edilenleri anlattı.


Diyabetin yani şeker hastalığının sıklığı ülkemizde ve dünyada gittikçe artıyor. Diyabeti modern çağın vebası olarak değerlendirmek hiç de yanlış olmayacağını kaydeden uzmanlar hareketsiz yaşam, sağlıksız beslenme ve genetik faktörlerin şeker hastalığının ortaya çıkmasına zemin oluşturduğuna dikkat çekti. 14 Kasım Dünya Diyabet Günü nedeniyle, Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Hande Özportakal, diyabette en çok merak edilen konulara ışık tuttu.



Bu belirtilere dikkat


“Diyabet, pankreas isimli organın yeterince insülin üretememesi ya da var olan insülinin etkisini gösterememesi nedeniyle ortaya çıkan, kan şekeri yüksekliğine neden olan, kronik, ilerleyici bir hastalıktır” diyen Dr. Hande Özportakal, “Diyabetin ilk belirtileri çok su içme, sık idrara çıkma, iştahta artış, ağız kuruluğu, halsizlik, ani kilo kaybı olabilir. Ancak hastaların bir kısmı bu belirtileri hissetmeyebilir. Bu yüzden diyabet açısından riskli kişilerin belirli periyotlarla taranması gerekmektedir” şeklinde konuştu.



Bu kişilerde diyabet riski yüksek


40 yaş üzerindeki bireylerin kilo ve aile öyküsünden bağımsız olarak 3 yılda bir diyabet açısından taranmasını öneren Uzm. Dr. Özportakal, “Benzer şekilde gebeliğe bağlı diyabet tanısı almış kadınlara üç yılda bir, prediyabet (gizli şeker) tanısı almış kişilere ise yılda bir kez diyabet taraması yapılmalıdır. Vücut kitle indeksi 25 kg/m2 olan yani obez kişilerde ise tansiyon yüksekliği, kolesterol yüksekliği, insülin direnci, birinci ve ikinci derece akrabalarında diyabet öyküsü, 4 buçuk kilogram üzerinde çocuk doğurma öyküsü, polikistikover sendromu tanısı veya kalp damar hastalığı mevcut ise bu kişiler yüksek risk grubunda kabul edilirler” dedi.



Gizli şekere dikkat


Gizli şeker konusuna da değinen Uzm. Dr. Hande Özportakal, “Eğer bir kişinin kan şekeri normalden yüksek olmasına rağmen diyabet tanısı koymaya yeterli yükseklikte değil ise bu kişi prediyabetik kabul edilir. Bu kişilerin tıpkı diyabetik kişiler gibi belirli sıklıklarda kontrolden geçmesi gerekir. Halk arasında ‘sınırda şeker’ olarak da bilinen bu durum sanılanın aksine ciddi bir durumdur. Tıpkı diyabetiklerde olduğu gibi bu hastalarda kalp damar hastalıklarının görülme sıklığı artmıştır. Bu hastaların da diyabetik bireyler gibi yaşam tarzı değişikliğinde bulunması gerekir” diye konuştu.



Tip 2 diyabetik hastalarda sorun kilo artışı


Özellikle tip 2 diyabetik hastalarda ana problemin kilo artışı ve/veya bel çevresinin kalınlığı olduğunu ifade eden Uzm. Dr. Hande Özportakal, “Bir kişiye metabolik olarak sağlıklı diyebilmemiz için vücut kitle indeksinin 18.5-24.9 kg/m2 ve bel çevresinin kadınlarda 80 cm, erkeklerde ise 94 cm’nin altında olması gerekmektedir. Bu hedeflere ulaşmak için günlük alınan ve harcanan kalori miktarının belirli bir dengede olması gerekmektedir. Diyetisyen eşliğinde bireysel beslenme tedavisi planlanması önerilir. Kan şekeri kontrolünün sağlanabilmesi için diyabetik bireylerin günde üç ana, üç ara öğün almaları önerilir. Bunun dışında diyabetli bireyin egzersizi mutlaka hayatına adapte etmesi gerekir.



Diyabetli bireylerde egzersiz


En uygun olanı egzersizin her gün düzenli olarak yapılması ise de haftada en az 3-4 gün olacak şekilde de planlanabilir. Fakat burada da dikkat edilecek husus egzersizlerin belirli bir düzen içerisinde yapılmasıdır. Yani üst üste günlerde egzersiz yapıp sonraki günlerde egzersize ara verilmemelidir. Diyabetik hastaların egzersizlerini aç karnına yapmaları önerilmez. En uygun vakit yemekten 1 ila 2 saat sonrası olacaktır. Egzersize başlamadan önce kan şekerinin ölçülmesi, eğer 250 mg/dl üzerinde ya da 70 mg/dl’nin altında bulunursa egzersizin yapılmaması önerilir. Egzersiz süresi en az 20 dakika olmalıdır. Diyabete bağlı göz hasarı ya da sinir hasarı olan hastalarda komplikasyonları göz önünde bulundurularak egzersizleri planlanmalıdır. İnsülin kullanan hastaların egzersiz sırasında aktif olacak vücut bölgesine enjeksiyondan kaçınması önerilir. Egzersize başlayacak hastaların hipoglisemi riskine karşın yanında mutlaka basit şeker (birkaç tane küp şeker gibi) bulundurması gerekir. Diyabetik hastalarda kan şekerinin 70 mg/dl’nin altında olması hipoglisemi (şeker düşüklüğü) olarak tanımlanır. Kan şekeri düşüklüğü sonucunda titreme, soğuk terleme, çarpıntı, uyuşma, sinirlilik, baş dönmesi, konuşmada güçlük gibi belirtilerin biri ya da bir kaçı gözlemlenebilir. Diyabetik bir bireyde bu belirtiler meydana gelirse, hemen kan şekeri ölçülmeli, hastanın bilinci açık ve kan şekeri 70 mg/dl altında ise 3-4 küp şeker alınarak 15 dakika sonra tekrar kan şekeri ölçümü yapılmalıdır. Hastanın kan şekeri normale dönene kadar bu tedavi şekli uygulanabilir. Ciddi kan şekeri düşüklüğü durumunda bilinç kaybı gelişebilir hatta kişinin nöbet geçirmesine dahi neden olabilir. Eğer kişinin bilinci açık değilse yakınları tarafından en yakın acil servise hemen götürülmesi gerekmektedir. Bilinci açık olmayan hastaya asla bir şey yedirilmeye çalışılmamalıdır.



’Diyabetik hastalarda hedef kan şekeri düzeyi ne olmalıdır’


Diyabet tedavisinde olduğu gibi kan şekeri hedefleri de kişiye özeldir. Genel olarak açlık kan şekerinin 80-130 mg/dl arasında, tokluk şekerinin 160 mg/dl’nin altında, HbA1c yani üç aylık şeker ortalamasının ise %7’nin altında olması önerilmektedir. Fakat her hastanın yaşı, ek hastalıkları ve mevcut sağlık durumu düşünülerek hedefler bir miktar değiştirilebilir. Her hasta kendisi için en uygun hedef değeri doktoru ile belirlemelidir. İyi bir kan şekeri düzenlemesi için diyabetik hastaların üç ayda bir ilgili hekime başvurarak HbA1c yani üç aylık şeker ortalaması değerine baktırması gerekir. Eğer hastanın kan şekerleri çok iyi gidiyorsa kontroller 6 aya çıkarılabilir. Fakat sadece hastane ölçümleri yapmak iyi kan şekeri kontrolü sağlamak ve tedaviyi doğru yönlendirmek için yeterli değildir. Hastaların evde parmak ucu kan şekeri takibi yapması gerekmektedir. Diyabet için sadece hap kullanan hastalarda haftada en az 2-3 gün kan şekerine bakılması önerilir. Sadece açlık kan şekerine bakmak yetmez, tokluk şekeri de mutlaka ölçülmelidir. İnsülin kullanan hastalarda ise her gün en az bir öğünün aç ve tok olarak ölçülmesi önerilmektedir” diye konuştu.



Yüksek dikkat gerektiren işlerden uzak durun


Diyabetli kişilerin hangi işleri yapabileceği ve yapmamaları gerektiği hakkında bilgi veren Özportakal, “Aslında insülin ya da hap tedavisi ile kan şekerleri iyi seyreden hastaların diyabetik olmayan bir kişiden farkı yoktur. Fakat insülin kullanan hastalarda hipoglisemi riski olduğundan yüksek dikkat gerektiren işlerden uzak durması önerilir” dedi.



‘Diyabet tedavisi kişiye özeldir’


İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Hande Özportakal, “Diyabet tedavisi her hastada kişiye özeldir. Hastaların hangi tedaviyi kullanacağına yaş, cinsiyet, üç aylık şeker ortalaması değeri, böbrek ve karaciğer testlerinin durumu, hastanın ek hastalıkları göz önünde bulundurularak karar verilir. Esas olan hastanın kan şekerini düzeltilmesidir. Bu hedefe insülin ya da haplarla ulaşılabilir. Tek istisna Tip 1 diyabetik hastalardır. Bu kişilerin vücudunda hiç insülin salgılanmadığı için tek seçenek insülin tedavisidir. Tip 1 diyabetik hastalar hap tedavisi kullanamazlar” ifadelerini kullandı.


İnsülinin bağımlılık yaptığı inancının da yanlış olduğuna dikkat çeken Özportakal, “Bu yanlış inanış pek çok hastamızın insülin tedavisinden kaçınmasına neden olmaktadır. İnsülin tedavisi asla bağımlılık yapmaz. Esas olan kan şekerinin düzetilmesidir. Hastanın durumuna göre istediğimiz zaman haptan insüline, istediğimiz zaman insülinden hapa geçebilir, hap ve insülini eş zamanlı da kullanabiliriz. Diyabeti bir damar hastalığı olarak düşünmek hiç de yanlış olmaz. Dolayısıyla diyabetin, vücudumuzda damarla beslenen her doku ve organ üzerinde olumsuz etkileri olacaktır. Diyabetten etkilenen başlıca doku ve organlarımız göz, beyin, kalp, böbrek, sinir sistemi ve damar sistemi olarak sıralanabilir. Hiçbir şikayeti olmasa da her diyabetik hasta senede bir kez kardiyoloji ve göz hastalıkları hekimince değerlendirilmelidir. Ayakta yanma, batma, ağrı gibi sinir ucu iltihabı belirtileri olan hastalar nöroloji hekimine başvurmalı, ayaklarda mevcut olan yara, mantar gibi hastalıklarda ise dermatoloji hekimlerince hastalar değerlendirilmelidir” şeklinde konuştu.



’Diyabet cinsel hayatı etkiler mi’


Diyabetik hastalarda cinsel isteksizlik ve iktidarsızlık gelişebileceğini söyleyen Uzm. Dr. Özportakal, “Bu çok dile getirilmeyen fakat yaşam kalitesini bozan önemli bir problemdir. Burada öncelikli olan kan şekeri kontrolünün sağlanmasıdır. Fakat altta yatan başka sebeplerin araştırılması açısından hastaların mutlaka üroloji tarafından da değerlendirilmesi gerekir. Diyabetli anne adayının, gebe kalmadan en az 3 ay önce gebeliğe hazırlanması gerekir. Kan şekeri kontrolü sağlandıktan sonra gebe kalınması önerilir. Aksi durumunda kan şekeri yüksekliği hem gebe için hem de bebek için tehlikeli olacaktır. Uygulanan tedavi gebeliğe uygun şekilde değiştirilmedir. En risksiz tedavi yöntemi bu hasta grubunda insülindir” dedi.


Uzm. Dr. Hande Özportakal, “Diyabet için kullanılan haplar değil diyabetin kendisi böbrek hasarına neden olmaktadır. Hastaların belirli sıklıklarla böbrek fonksiyon testlerinin değerlendirilmesi gerekir. Eğer kişide böbrek yetmezliği var ise bazı şeker ilaçları kullanılmaz ya da dozlarının değiştirilmesi gerekebilir. Kontrol sırasında hekimi tarafından hastaya bu bilgi verilecektir” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kütahya AK Parti Kütahya İl Gençlik Kolları Başkanlığı’nın 7. Olağan Genel Kurulu gerçekleştirildi AK Parti Kütahya İl Gençlik Kolları Başkanlığı’nın 7. Olağan Genel Kurulu yoğun bir katılımla gerçekleşti. Tek adayla gidilen seçimde mevcut başkan Melih Berk Sildir, yeniden başkanlığa seçildi. Kongrenin açılış konuşmasını yapan AK Parti Kütahya İl Gençlik Kolları Başkanı Melih Berk Sildir, "Bugün bu salonda 12 ilçemizin bütün ilçe başkanları, 3 milletvekilimiz ve genel merkezimizden Genel Başkan Yardımcımız Hamza Dağ bulunuyor. Bu, başka bir partide göremeyeceğiniz bir birliktelik. AK Parti’yi güçlü kılan en önemli unsurlardan biri de bu dayanışmadır. Gençlik Kolları Kongresi, sadece bir organizasyon değil; teşkilatlarımız için çok büyük anlam ifade ediyor. Aynı durum Kadın Kolları Kongremiz için de geçerlidir" dedi. "AK Parti bir dava hareketidir" AK Parti Kütahya İl Başkanı Mustafa Önsay, konuşmasında gençliğin önemine vurgu yaptı. Önsay, "Gençlik, geleceğimizdir. Bugün bu salonda bulunan gençler, yarının liderleri olacak. Ülkemizi daha iyi noktalara taşıma görevini omuzlayacaksınız. AK Parti, bir dava hareketidir ve bu dava için durmadan çalışmaya devam edeceğiz. Necip Fazıl’ın dediği gibi zaman sizin zamanınız, mekân size emanettir. Bu bilinçle hareket ederek ülkemize, milletimize ve tüm dünyaya hizmet edeceğiz" diye konuştu. "Gençlik kolları, bir siyasi hareketin en dinamik gücüdür" AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, gençlik kollarının önemine dikkat çekti. Dağ, "Ben de 16 yaşında siyasete atıldım ve gençlik kollarında edindiğim tecrübelerle bugünlere geldim. AK Parti, gençlere her zaman kapılarını açan bir partidir. Bu partide kazandığınız deneyimler, hayatınız boyunca size rehber olacaktır. Gençlik kolları, bir siyasi hareketin en dinamik gücüdür. Bugün burada bulunan her bir kardeşimin bu bilinçle hareket edeceğine inanıyorum. Başarı tesadüf değildir; disiplinli çalışma ve azim gerektirir" ifadelerini kullandı. Kongrede ayrıca AK Parti Genel Merkez Gençlik Kolları Teşkilat Başkanı Yusuf İbiş, AK Parti Kütahya milletvekilleri Mehmet Demir, İsmail Çağlar Bayırcı ve Adil Biçer birer selamlama konuşması yaptı. "Durmak yok, yola devam" Kapanış konuşmasında teşekkürlerini ileten Başkan Melih Berk Sildir, "12 ilçemizde gerçekleştirdiğimiz ilçe kongrelerimizin ardından bugün büyük bir coşku ve heyecanla Gençlik Kolları İl Kongremizi tamamladık. Bundan sonra da mücadelemizi daha da artırarak devam edeceğiz. Durmak yok, yola devam" dedi. AK Parti Kütahya İl Gençlik Kolları Başkanlığı’nın yeni yönetim kurulu şu isimlerden oluştu: "Ahmet Ağartan, Ahmet Aydın, Ali Furkan Demirel, Ali Göktekin, Ayşe Verda Daban, Enes Keman, Fatih Akbunar, Fatma Akyel, Hakan Uyanık, Harun Batmaz, Hasan Toprak, Hayrunnisa Aydın, Hüseyin Elibol, Kemal Sönmez, Kübra Bal Erçetin, Mehmet Ali Köser, Mehmet Sait İnce, Mehmet Tursun, Melih Şenkaya, Mehmet Ali Malgaç, Muhammed İkmal Demiralp, Mustafa Çayır, Mustafa Kayık, Oğuzhan Adsız, Furkan Toygar, Rabia Dağlar, Rümeysa Özel, Samet Yanar, Sefa Kipir, Semih Ateş, Serap Sevinç, Sudenur İkiz, Şefika Eğilmez, Şuheda Nur Birlik, Tolgahan Emeksiz, Uğur Kartal, Veli Emeksiz, Yunus Soygür ve Yusuf İpek."
Aksaray Aksaray’da asansörle binadan yük taşıyan nakliyeciler yürekleri ağza getirdi Aksaray’da taşıyacakları evin bulunduğu tek şeritli caddenin karşısına mobil eşya taşıma asansörü kuran nakliye şirketi, yolda adeta köprü vaziyeti gören asansörle araç ve yaya trafiğine açık yolda herkesin canını hiçe sayarak eşya taşıdı. Olay, Aksaray’ın en işlek caddelerinden biri olan ve şehrin merkezinde bulunan Hamidiye Mahallesi Kalealtı Caddesi’nde yaşandı. Edinilen bilgiye göre, cadde üzerinde bulunan 5 katlı apartmanın 4. katındaki eşyaları asansörle taşımak isteyen nakliye şirketi, apartmanın karşısındaki kaldırım ve yıkıntı üzerine kamyonet üzerinde bulunan mobil eşya taşıma asansörünü kurdu. Tekerleri havada kalan kamyonetin üzerindeki asansörü hiçbir güvenlik önlemi almadan cadde ve kaldırımın üzerinden geçirerek binanın balkonuna kaldıran nakliyeciler, hem yaya hem de araç trafiğine açık olan yolda herkesin canını hiçe sayarak kazaya davetiye çıkardı. Kaldırımda yürüyen insanların ve caddede seyreden araçların üzerinden geçen asansörle eşya taşıyan nakliyeciler, bir vatandaş tarafından polise şikayet edildi. Koruma sepeti olmayan asansörün yol açabileceği muhtemel bir kaza, polis ekiplerinin müdahalesiyle engellendi. Kısa sürede olay yerine gelen İl Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil ve Denetleme Şubesi ekipleri yolda güvenlik önlemi alıp, taşıma işini durdurdu. Polis ekipleri tarafından asansör hemen indirilirken, yetkili 2 şahsa 690’ar liradan toplam bin 380 lira idari para cezası kesildi.